TRUMP'IN İKİNCİ DÖNEMİNDE FON KESİNTİLERİ VE KÜRESEL ETKİLERİ
Donald Trump’ın ABD başkanlığına yeniden seçilmesiyle birlikte, ilk döneminde olduğu gibi uluslararası fon politikalarında önemli değişiklikler yaşandı. Trump yönetimi, özellikle uluslararası örgütler, iklim değişikliğiyle mücadele programları ve insani yardım kuruluşlarına sağlanan fonları keserek veya ciddi şekilde azaltarak, “Önce Amerika” (America First) politikası doğrultusunda bütçe önceliklerini yeniden şekillendirdi. Bu kesintiler, Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü ve çeşitli sivil toplum kuruluşları gibi küresel ölçekte faaliyet gösteren kurumları doğrudan etkiledi. Örneğin, mülteci destek programlarına yönelik fonların azaltılması, savaş ve çatışma bölgelerindeki insani yardım çalışmalarını sekteye uğratırken, iklim değişikliğiyle mücadeleye ayrılan kaynakların kesilmesi, Paris Anlaşması kapsamındaki yükümlülüklerin ihmal edilmesine yol açtı. Trump yönetimi bu adımları, ABD’nin küresel sorumluluklarını azaltarak ekonomik kaynakları iç politikadaki önceliklere yönlendirme stratejisinin bir parçası olarak savundu. Ancak bu kesintiler, küresel düzeyde ciddi yankılar uyandırdı. ABD’nin finansal desteğine büyük ölçüde bağımlı olan kuruluşlar, bütçe açığını kapatabilmek için yeni bağışçılar arayışına girdi ve bazı projeler durma noktasına geldi. Özellikle sağlık alanındaki fon kesintileri, gelişmekte olan ülkelerde yürütülen aşılama kampanyaları, salgın hastalıklarla mücadele ve temel sağlık hizmetleri gibi kritik programların sürdürülebilirliğini tehdit etti. Benzer şekilde, çevre projelerinin finansmanının azalması, küresel ısınmayla mücadelede önemli bir gerilemeye neden oldu. Dahası, Birleşik Krallık ve Hollanda'nın da ABD’yi izleyen bir politika yürüttüğü ve benzer kesintilere gittiği görülüyor. Bu durum, hem ulusal hem de uluslararası STK’lerin faaliyetlerini olumsuz etkileyerek, dünya genelinde 1 milyardan fazla insanı açlık ve hastalık riskiyle karşı karşıya bırakabilir. Trump’ın bu politikaları, ABD’nin uluslararası sahnedeki liderlik rolünü sorgulatan bir faktör haline gelirken, birçok müttefik ülkenin ve bağımsız kuruluşun alternatif finansman modelleri geliştirme çabalarını hızlandırmasına yol açtı. Bu durum, küresel kalkınma ve insani yardım sistemlerinde daha fazla bölgesel ve özel sektör temelli çözümlerin gündeme gelmesine neden olabilir.
DEV2Z
3/10/20251 min read